Nathalie Pons Yazdı: Tarihi çok seviyorum, ülkelerin tarihini..

Eğitim 09.02.2024 - 20:08, Güncelleme: 09.02.2024 - 20:08 1151+ kez okundu.
 

Nathalie Pons Yazdı: Tarihi çok seviyorum, ülkelerin tarihini..

Bu hafta sonu Moskova’da ikisiyle de tanıştım.
Tarihi çok seviyorum, ülkelerin tarihini.. İnsanların tarihini de. Bu hafta sonu Moskova’da ikisiyle de tanıştım. Büyük tarih çünkü Christ Saviour katedraldeydim. İki aydır rutin gibi: hava soğuk, kar yoldaşımız ve bunu gözlerimiz biliyor, burası her şey beyaz ve gri. Moskova ‘ya yakın gibi, su dondu ama buz kırıldı, büyük bir puzzle gibi görünüyor. Altın kubbesiyle uzaktan gördüm. Moskova'da insanlar onu pek sevmiyor. Yine de ilginç: katedral kupa gibi, çünkü Rusya Napolyon'un büyük ordusuna karşı kazanmıştı. Stalin’le rüzgârları farklıdır... Kiliseleri sevmiyordu ve dinamitleyerek 1931’de her şey bitti. Onun rüyası: büyük bir Sovyet Sarayı... ama İkinci Dünya Savaşı başladı. Rüyanın sonuydu. 1950’lerde yeni bir fikir ortaya çıktı: dünyanın en büyük yüzme havuzu.. Yüzme havuzu elbette vardı. Ama bugünün katedralinde ne zaman oldu? Var, ama bir az sonra, ikincisi 2000 yılında doğdu. Ne zor bir yol! Tarihten sonra restorana gidim. Yakınlarda bir Türk restoranı vardı: “Osman Amca”. Bu rengârenk restoran, bulunması kolay! Geri döndüm ve hemen kış gitti ve Türkiye'ye gittim, kesinlikle İstanbul'a: tramvayı, kız kulesi, Boğaz köprüsü, dekorasyon çok nostaljik. Televizyonda pop müzik. Menu gözlerimde yıldızlar getirdi: mercimek çorbası, börek, gözleme... çok egzotik çünkü Rus alfabesiyle yazılıyor. Rusça mı? Türkçe mi? Hangi dilde sipariş verilecek? İkisindende biraz! Bir soru, sonra bir başkası. Patron Osman mutluydu, memleketi hakkında konuşabiliyordu. Onun geçmişi? Uzun zamandır Moskova’da restoranını 25 yıl önce açtı. Ankara'yı, genç bir asker olarak, Anıtkabir’i hatırlıyor. Ama özellikle İstanbul'u özlüyor, atmosferini. Yine orada mı yaşıyor? Çok zor şu anda. Nostaljik olduğunda, Türkçe Müzik videoları izliyor. Özür diler, zamanla Türkçe kelimeleri unuttu, bu normal. Evet, Türkçe, “kakuleli kahve” diyoruz. Ona yârdim ediyorum ve gülüyoruz. Moskova'da hayat nasıl? Evet, çok soğuk ama Ankara da soğuk! O haklı. Türk kahvesi ve lokum önümüzde sohbet ediyoruz. Başka bir zaman sohbet etmek istediğini, söyledi “memnun oldum”. Geri dönmekten çok mutlu olurum. Umarım yakında. Katedralin tarihini gerçekten çok beğendim. Osman'ın da leziz yemeklerini..  Zaman ayıralım ve dinleyelim.. Nathalie Pons 09.02.2024  
Bu hafta sonu Moskova’da ikisiyle de tanıştım.

Tarihi çok seviyorum, ülkelerin tarihini..

İnsanların tarihini de.
Bu hafta sonu Moskova’da ikisiyle de tanıştım.
Büyük tarih çünkü Christ Saviour katedraldeydim. İki aydır rutin gibi: hava soğuk, kar
yoldaşımız ve bunu gözlerimiz biliyor, burası her şey beyaz ve gri. Moskova ‘ya yakın gibi, su
dondu ama buz kırıldı, büyük bir puzzle gibi görünüyor.
Altın kubbesiyle uzaktan gördüm.

Moskova'da insanlar onu pek sevmiyor. Yine de ilginç:
katedral kupa gibi, çünkü Rusya Napolyon'un büyük ordusuna karşı kazanmıştı. Stalin’le
rüzgârları farklıdır... Kiliseleri sevmiyordu ve dinamitleyerek 1931’de her şey bitti. Onun rüyası:
büyük bir Sovyet Sarayı... ama İkinci Dünya Savaşı başladı.

Rüyanın sonuydu.
1950’lerde yeni bir fikir ortaya çıktı: dünyanın en büyük yüzme havuzu.. Yüzme havuzu elbette
vardı. Ama bugünün katedralinde ne zaman oldu? Var, ama bir az sonra, ikincisi 2000 yılında doğdu.
Ne zor bir yol!
Tarihten sonra restorana gidim. Yakınlarda bir Türk restoranı vardı: “Osman Amca”.
Bu rengârenk restoran, bulunması kolay!

Geri döndüm ve hemen kış gitti ve Türkiye'ye
gittim, kesinlikle İstanbul'a: tramvayı, kız kulesi, Boğaz köprüsü, dekorasyon çok nostaljik.
Televizyonda pop müzik. Menu gözlerimde yıldızlar getirdi: mercimek çorbası, börek,
gözleme... çok egzotik çünkü Rus alfabesiyle yazılıyor. Rusça mı? Türkçe mi? Hangi dilde
sipariş verilecek? İkisindende biraz!

Bir soru, sonra bir başkası. Patron Osman mutluydu,
memleketi hakkında konuşabiliyordu.

Onun geçmişi? Uzun zamandır Moskova’da restoranını 25 yıl önce açtı. Ankara'yı, genç bir
asker olarak, Anıtkabir’i hatırlıyor. Ama özellikle İstanbul'u özlüyor, atmosferini.

Yine orada mı yaşıyor? Çok zor şu anda. Nostaljik olduğunda, Türkçe Müzik videoları izliyor. Özür diler,
zamanla Türkçe kelimeleri unuttu, bu normal. Evet, Türkçe, “kakuleli kahve” diyoruz. Ona
yârdim ediyorum ve gülüyoruz. Moskova'da hayat nasıl? Evet, çok soğuk ama Ankara da
soğuk! O haklı.
Türk kahvesi ve lokum önümüzde sohbet ediyoruz. Başka bir zaman sohbet etmek istediğini,
söyledi “memnun oldum”. Geri dönmekten çok mutlu olurum. Umarım yakında.
Katedralin tarihini gerçekten çok beğendim. Osman'ın da leziz yemeklerini.. 
Zaman ayıralım ve dinleyelim..

Nathalie Pons

09.02.2024

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mirashaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.