Bir canı önce bedeninde,sonra öğretileriyle ve sevgisiyle yanı başında hayata hazırlamak sorumluluğu verilen anne, her daim eşi, çevresi ve yaşadığı ülkenin sistemi tarafından desteklenmeli. Bir birey yetiştirmek bence bilinçli bir ekip işi.
İç güdülerimiz doğumdan sonra bizi, her ne kadar bebeğin bakımı ve beslenmesi konusunda yönlendirse de, anneliğin zamanla, yaşadıkça öğrenilen bir durum olduğunu düşünüyorum. Dünya üzerinde bir sürü genç kız, daha kadın olmaya alışamadan anne oluyor ya da anne olmasının gururunu yaşayamıyor. Bir sürüsü anne olmak için mücadele verirken yalnız bırakılıyor.Yetersizlik ve değersizlik duygusu veriliyor. Hormonları değişen kadının, anne olma yolculuğunda, sonuç ne olursa olsun öncelikle eşi tarafından desteklenmesi çok değerli.
Kadın, eşinin her konuda desteğini arkasına alır, ailesi, ekonomik özgürlüğü, yaşadığı ülkenin kültürel yapısı ve ülke imkanları tarafından da yükü alınırsa, bu yolculuğu sağlıklı yürütebilir. Dolayısıyla da yavrularına tam ve yeterli olur. Yeterlilik hissine sahip olan kadın, çocuklarına, çocukları yoksa da eşine en güzel yuvayı zaten kurar.
Annelik bir kadının ruhunda vardır .Kadın, çocuk doğursun ya da doğurmasın, şefkat ve bakım yetisine sahip olarak dünyaya gelmektedir. Kadına verilen bu değerli özelliği, bakıcılıkla karıştırmadan, kadını fedakarlıklara yönlendirmeden, ülkenin bir sistem kurması mühimdir.
Anne, bir olanı bin edecek kadar yüce gönüllü, güçlü bir varlıktır.
Üzmeyin anneleri, fikren ve bedenen yanında olun, anlayın, değerli ve yeterli olduklarını hissettirin, özenle yaklaşın annelere ki; hoş olsun gönülleri ve iyiyi, güzeli görerek öğrensin yavruları.
Mühim olan çocukluk yıllarına neşeli tohumlar ekmek. Ektiğin tohumları birlikte, ilgiyle, sevgiyle sulamak, ona ışık vermek…
Zaten çok değil ki yürümesi, büyümesi ve okul yılları…Derken yuvadan uçup gitmesi…
Gerisi, huzurlu bir gönül rahatlığıyla seyir hali…
Bir gün batımında, manzaraya karşı kahveni yudumlar gibi huzurlu, bayramlarda çiçek gibi sofralar kurup beklemek gibi heyecanlı, başarılarını anlattığında mutluluktan burnunun sızlaması gibi gururlu, evine gittiğinde sevdiği yemekleri yapmak gibi özenli, yaşam boyu sürecek keyifli bir serüven.
İşte bir annenin çocuğuna bırakmayı hayal ettiği en büyük miras;
Ailecek her daim yanında olunan, sevgi ve mutlulukla yaşanmış bir çocukluk ve iyi eğitim imkanıdır.
Anne olmuş ya da olmamış, kendisini anne olarak hisseden, ruhu anne olan ve anneliğini doğru bildiği şekliyle yapan kadınlar, yavrusuna anne olmak zorunda kalmış babalar, bir canlıya annelik yapan tüm güzel yürekler, hepinizin yolu açık olsun, her gününüz kutlanmaya değer olsun.
İçinizde, kendisine ve dünyaya faydalı bir bireyi hakkıyla büyütmenin rahatlığı olsun.
Aldığınız en güzel hediye ise çocuğunuzun bir gülüşü, bir sözüyle sarılışı ve mutlu yaşamına şahit olmanın neşesi olsun.
Haydi emektar anneler, şimdi sarılın kendinize ve teşekkür edin.
Anneliğinizi önce kendiniz kutlayın.
Sevgilerimle
Emel G.V.
Mayıs 2024