Psikolog Peri Dilbaz ile röportaj
Pedagog ve Psikolog Peri Dilbaz, pozitif düşünmenin psikolojimize olumlu etkilerine şöyle değindi.
Dilbaz: “Tüm toplumlarda doğru bilinen bir yanlış var. Parayla saadet olur mu, olmaz mı? Mutluluk ve pozitif olmanın ilişkisi vardır. İnsanlar zenginliği de pozitif güç olarak görmektedir. İnanın bu yargılar hala doğru gibi söylense de yanlıştır. Amerika’da yapılan araştırmalar bize istatistik olarak gösteriyor. Maddiyatla mutluluk olmadığı gibi psikolojik yönde de bir paralellik yoktur. 2009 yılında yapılan kongrede pozitif psikolojinin insan zihnine yapılan yatırımlarla kazanıldığı açıklandı. Klasik psikoloji eksiden sıfıra çıkarken, pozitif psikoloji ise sıfırdan yükselmektedir. Yani tam bu noktada insan kendisiyle iç sesiyle kendi varoluşuna tam anlamında barışık olduğunda pozitif psikoloji başlıyor. Kendine yatırım yapan, bilge bir insan çevresindeki bir insanın onayına ihtiyaç duymaz, onları eleştirmez, dedikodu yapmaz olumlu düşünür, bu tip insanlar ayrıca hastalığa da az maruz kalır.
Araştırmalar gösteriyor ki, böyle insanların 8 ila 9 yıl daha fazla yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Bu içsel yolculukla gelişen bir durumdur. Şimdi biz hep negatif örneklere değiniyoruz. İntihar, hırsızlık, cinayet vesaire gibi, insanların bireysel olarak iç yolculuklarına yanıt araması lazım. Bu bir anda düzelme gösterecek bir durum değildir ki, eve evcil hayvan alalım geçsin diye düşünemeyiz. Beyin kimyasını etkilemiş, uzman gerektiren sorunlar birikimine kendi başına yanıt vermesi olanaksız da olabilir. Aslında ufak ufak pozitif düşündüğünüzde hayatınızda pozitif gelişmeler yaşandığını fark edersiniz. Örneğin kanserde pozitif olan hastalar daha kolay tedaviye yanıt verir. Beyin ve ruh sağlığının çok iyi beslenmiş olması gerekiyor. Biz mutlu değilsek, pozitif psikolojiye sahip değilsek, bizi yetiştirenlere bakmamız lazım. Bu nedenle herkes kapısının önünü temizlerse dünyamız tertemiz olur. Kısacası pozitif düşünce bir tohum gibidir. Çocuk yaşta ekilirse o çocuğun zihninde yatırım sinyalleri belirir ve topluma sağlıklı birey olur. Hayatta böyledir. Hep pozitif düşünen kişilerle arkadaş olmaya çalışırız. Negatif psikoloji ile pozitif psikoloji yarış halindedir. Elbette pozitif psikolojiyi hep önce görmek isteriz. Onlarla yaşamak zorundayız. Toplum olarak problemlere pozitif baktıkça beynin kimyasının olumlu yönde değiştiğini hatta hastalıklara bile uzak kaldığımızı vurgulamak isterim. Daha çok zihnimize yatırım yapacağız. Kitap okuyarak, müzik dinleyerek ve daha önemlisi sizi mutlu eden pozitif insanlarla vakit geçirerek bunun bulaşıcı olduğunun farkında olacağız.
Hayatınıza değer verin ve kendinize vakit ayırın. Sizi gerçekten olumlu etkileyecek bir geziyi, bir tiyatroyu ya da arkadaşınızı aramayı asla ertelemeyin. Biz randevularımıza bile geç kalmayı seviyoruz. Lütfen belirlediğiniz sınırlarınıza sahip çıkın ve zihninizi ihmal etmeyin. Şundan emin olmalıyız ki, hayatımızda negatif bir şeyler olduğunda ardından pozitifin koşarak onu geçeceğinin bilincinde ve negatifin misafir olduğunu bilmeliyiz. Bugün bir başlangıç yapalım mesela ertelediğiniz size iyi gelecek bir program yapın. Yoğun iş temponuzdan 10 dakika ayırın. Böylece başlamış olacaksınız. Böylece iç dünyanıza yolculuk yapacaksınız.” dedi. (BSG)
Haberin videosu için TIKLAYINIZ..