Mesut Demir'in igfhaber.com'daki köşe yazısı tam da bu sorulara yanıt veriyor. 

"Teknoloji çağı ile birlikte hayatımızda bir çok sektör değişimi yaşadı, yaşıyor.

İnternet ve teknoloji çağı, medya sektörünü de değişime yönlendirdi.

Aslında..

Bu çok geç kalmış bir değişimdi. Pandemi süreci bu değişimi hızlandırdı.

Yazılı ve görsel medyanın yanında bir türlü kabul edilmeyen internet medyaları, artık vazgeçilmez hale geldi.

Özellikle firmaların reklam verme konusunda birinci tercihi haline geldi.

Lakin..

İnternet medyalarının okunma, görüntülenme rakamları da çok önemli.

Etki ve tepki olmayan internet medyaları, maalesef bu reklam pastasından yararlanamıyor.

Google analytics rakamları en doğal veriler. Bazı internet medyaları, bu rakamların düşük olması sebebiyle Alexa’ya ciddi reklam paraları vererek bu sıralamayı bir nebze üste çıkarmak için uğraşıyor.

Ben reklam veren kurum olsam, Alexa verilerini yok sayarım. Etki-tepkiye ya da medyanın paylaşması durumunda google analytics rakamlarına bakarım.

Türkiye’de onbinlerce haber sitesi var.

Bursa’da ise 450’nin üzerinde haber sitesi.

Bu şu demek, Bursa’nın 100 tane fırıncıya ihtiyacı var. Ama 450 tane fırıncı mevcut. 350 fırının ürettiği ekmek fazlası çöpe gidecek demektir.

Haber siteleri, birbirleriyle yarışmak, kalitesini yükseltmek ya da okunurluğunu arttırmak için çalışmak yerine illegal yollara başvurup sahte trafik çekmeyi tercih edenler oluyor.

İNTERNET EDİTÖRÜNE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR

İnternet medyasının kalitesini yükseltmek, okunurluğunu arttırmak için neler yapılması gerekiyor?

Bir internet medyası düşünelim. 1 editörü, 1 muhabiri var.

Bu kadar personelle ne yapabilir?

Birincisi Anadolu Ajansı, Demirören Haber Ajansı, İhlas Haber Ajansı ya da İGF Haber Ajansı’na üye olması, bir haber ajansından haber alması şart.

Bu kopyala yapıştır mantığıyla değil, haber ajansından gelen haberi düzenlemek, süslemek gerekir.

3 pastane düşünün. Biri çok lezzetli bir pasta yapıyor ama dış görünüşte süslemesi yok. Dolasıyla alıcısı yok.

Diğeri lezzetsiz de olsa bir pasta yapıyor ama dış görünüşte öyle bir süsleme yapmış ki, kapış kapış satılıyor. Bu satışı en fazla 3 ay yapar. Lezzeti alamayan vatandaş, ne kadar süslü olsa da bir daha o pastayı almaz.

Bir diğer pastane ise, hem lezzetli pasta yapıyor, hem de süslemesine önem veriyor. Albenisi olan bu pastalar, sürekli alıcısı oluyor. Dolayısıyla o pastane marka değerine ulaşıyor.

Editörün yapması gereken hem Google’a oynayacak, hem de tribünlere..

Nasıl olacak bu?

Haberi girerken haber başlığında Google’ın istediği şekilde başlık ve içerik üretecek. Hangi ilde olmuş ise o ilin başlıkta mutlaka olması gerekiyor.

“Bursa’da 300 polis ile asayiş uygulaması yapıldı”

Bu Google için atılan başlık. İçeriği de düzenlediğimizde pasta lezzetini yakalamış oluyoruz.

Bir de pastayı süslemek lazım. Tribünlere oynamak, vatandaşa bu haberi okutmak lazım.

Bunun için de photoshoop ile manşet görselini hazırlamak lazım.

Peki görsel başlığımız ne olmalı?

“Bursa polisi kuş uçurtmuyor”, “İşyerlerine şok baskın”, “Araç sürücüleri kaçacak yer aradı” gibi..

En az 2 başlığımız olmalı. Biri durumu anlatan, ikincisi vatandaş gözüyle yorum katan.

Türkiye’de yaygın medyada bunu en iyi yapan tek internet medyası “Ensonhaber.com” haber sitesi.

Haliyle Türkiye’de medya anlamında ilk sırada yer alıyor.

Editör ayrıca özel haber üretmeli. Kamuya mal olmuş kişilerin her paylaşımı bir haber değeri taşıyor. Sosyal medyadan yapılan bu paylaşımlar hızlı bir şekilde haberleştirilmeli.

Günde 500 haber girmek yerine, 100 tane özgün içerikli haber girmek medyanın değerini yükseltir.

Diğer yandan…

Muhabirin yapması gerekenler var.

Medya; vatandaş ile yöneticiler arasında bir köprü görevi üstlenmektedir. Bir bakıma kamusal hizmet vermektedir.

Medya, vatandaşın sorunlarını yöneticilere aktarır, yöneticilerin çalışmalarını ve duyurularını vatandaşa aktarır.

Muhabir, çalıştığı medyasını temsilen sahada vatandaşın sorunlarını aktarma görevi üstlenir. Bunun için bulunduğu ildeki tüm ilçelerde, mahallelerde vatandaşla, esnafla, işçiyle, muhtarla yakın temasta olup, o mahaldeki sorunları haberleştirip röportajlarla pekiştirir.

İlla bir kamera olması gerekmiyor.

Artık cep telefonları kamera görevini üstleniyor.

İnternet medyalarında muhabirler sahada ne kadar çalışırsa, marka değeri o kadar yükselir.

Vatandaş artık sadece ajans haberleri okumak istemiyor.

Sadece asayiş haberleri, vurdu, kırdı, kaza görmek istemiyor.

Vatandaş artık kendi sorunlarını haber sitelerinde görmek istiyor.

Bunu başaran internet medyaları bir adım öne çıkıyor.

Bunu sürekli hale getirirse, o zaman o ilde değerli medyalardan biri haline geliyor.

Üretmeden kopyala yapıştır ile medyacılık yapmak ne okunurluğu ne de bilinirliğini arttırmaz.

Kaybettirir..

Kaybeden, reklam alamayan bir medya, kapanmak zorunda kalır.

Tabi belediye destekleri yoksa.. 

Sağlıklı ve esen kalın.." 

Gerçek emekçi ve emek verenlerle, sahtecilikle yola çıkanlar arasında birgün mutlaka yol ayrımı yaşandığı biliniyor. 

İnternet haber yazma teknikleri için tıklayınız.